Mustafa Yurttutar

CAMILLE



Camille gibi onlarca kadının gelip geçtiği bir yerdi burası. Depo; bir istasyon gibi, bir santral gibi, bir eğitim kampı gibi, çoğu zaman da bir cezaevi gibi kullanılıyordu. İstanbul?un çok merkezi bir yerinde herkesin kolayca ulaşabileceği; ancak domuzların ve domuzcukların fokurdaştığı bir yerdi. Metrelerle hatta kilometrelerle hesaplanabilecek çapta geniş, iç içe geçmiş dehlizlerden oluşuyordu. Gün ve gece boyu üzerinden, içinden binlerce on binlerce insan, yüzlerce de araç geçiyordu. Bu araçların önemli bir kısmı ağır vasıtalardan oluştuğu gibi, yerleri zangırdatarak geçen içi insan dolu tramvaylar da bu yapının içinden geçiyor, yolcular bırakıp yolcular alıyordu.
En önemli ve etkili ışık kaynağını özel ve ticari araçların farları oluşturuyordu. İç içe hatta üst üste geçmiş bu devasa beton yığını binlerce metrekarelik alanıyla toplamda kaç milyon metreküplük hacmiyle, Mars?ta kurulan devasa yaşam alanlarına benziyordu. Burada alıkonulan bazı bebekler hiç gün yüzü gösterilmeden neredeyse okul çağına ulaşmıştı. Kaç tanesinin farelere yem olduğunu ise kimse bilmiyordu.



Share